19 Kasım 2017 Pazar

Perricone MD No foundation foundation



Sizlere yeni denediğim bir üründen bahsetmek istiyorum bugün. Perricone MD markasını duymayan yoktur herhalde, pahalı ama bir o kadar da iyi ürünler.
Cildim çok hassas olduğundan sadece 3 ürünü kullanabiliyorum son zamanlarda. Diğerlerinden daha sonra bahsedeceğim.
İlk sırayı bu muhteşem ürüne vermek istedim.
Yaşım 55, dolayısıyla kırışıklık problemim var. Ve yoğun fondöten kullanamıyorum, çizgilere doluyor.
Perricone MD No foundation foundation ise hafif yapısı, ışıl ışıl bir cilt bırakması ve çizgilere dolmaması ile kalbimi fethetti.

Çok az bir miktar tüm yüz için yeterli oluyor, miktarı artırsanız da cakey görüntü vermiyor, son derece doğal bitişli. Kuru cildimle çok iyi anlaştı. Yağlı ciltler ise üzerinden belki bir pudra geçme ihtiyacı hissedebilirler gün içinde. Ben yine de hashimato yüzünden pul pul olan cildime altına nemlendirici sürüyorum.
Kapatıcılığı orta seviyede, 02 light to medium rengi açık buğday tenimle birebir örtüştü. Light rengi oldukça açık, beyaz tenlilere uygun olacaktır.
Bu fondöten aynı zamanda cilde antiaging bakım da yapıyor.
Tek eksisi elbette fiyatı... 250 TL civarında. Ama bunca katkısına değer diyorum.
Aşağıda sürmeden önce bileğimdeki damarları, ve sürünce nasıl durduğunu görebilirsiniz.



Bence olgun ciltler için harika bir seçenek. Hafif bir allık, ruj ve rimel yeterli oluyor...
Başka kullanan varsa yorumlarınızı merak ediyorum.

5 Kasım 2017 Pazar

Lila Kutu


Kasım ayı Lila Kutusu gene çok şık hazırlanmış. Kutu zaten harika, içinde minik çiçeği ve süsleriyle kalbimi çaldı, her zaman olduğu gibi.
Bakalım içinde neler varmış...


Görüldüğü gibi gene dolu dolu bir kutu... Bayılıyorum böyle sürpriz paketleri açmaya :)



Bir de fotoğrafını eklemeyi unuttuğum Bioplante göz kalemi (en çok sevindiğim oldu) vardı.
Şampuan ve göz kalemi tam boy, diğerleri denemeye yetecek boyda.

Teşekkürler Lila Kutu, denemek için sabırsızlanıyorum :)



23 Eylül 2017 Cumartesi

Kabaran saçlara son :)

Merhabalar, biliyorsunuz saçlarım kıvırcık, kalın telli, kabaran, tiftik tiftik duran çoook zor bir saç. Bukle bukle yapınca o gün güzel oluyor, ama sabah kalktığımda Simpsonlar gibi uyanıyorum, bütün saçlar havada :) Ve her sabah yeniden ıslatmak zorunda kalıyorum.
Benimle aynı dertten muzdaripseniz çözümü buldum, en azından kendi saçıma uygununu :)

Kullandığım ürünleri değiştirdim. Deneye yanıla sonunda doğrusu bulundu.
İlk olarak yıkama aşaması. Şampuanımı değiştirip Matrix Sleek şampuan aldım.


Biliyorunuz, biz kıvırcık ya da dalgalı saçlıların kremsi şampuanlar kullanması gerekiyor. Bu şampuandan son derece memnun kaldım. Köpürmesi, temizlemesi, saçımda irritasyon yaratmaması ile gönlümü çeldi.
Aslında kremlenmiş gibi bıraksa da saçı ben gene de krem uyguluyorum. Bu konuda da favorim Redken Smooth Conditioner.


Saçın elektriklenmesini ve kabarmasını büyük ölçüde engelliyor ve ardında yumuşacık saçlar bırakıyor.
Banyo sonrası mikrofiber havluya sarıp biraz nemini çekmesini bekliyorum. Eğer havluyla kurulamaya kalkarsam kabarabiliyor.


Nemini biraz çektikten sonra fındık kadar Phyto defrisant'ı saçıma sürüp tarayarak yayıyorum. Daha önce kullandığımda çok etkisini görememiştim, ama işin sırrı varmış, ısı gerekiyormuş.
Daha sonra Phyto ısıya karşı koruyucuyu bir kaç fıs sıkıyorum saçıma.
Sonrasında ise baş rol oyuncusuna geliyor sıra. Philips airstyler.



Müthiş bir ürün, saçımı sadece tarayarak dümdüz yapıyor, tabii diğer kullandıklarımın da çok etkisi var bunda. Saçımı sadece tarayarak güzelce kurutuyorum ve kabarmayan düz saçlarıma kavuşuyorum.
Bir sürü aparatı var ama benim kullandığım sadece fırçası.
Ertesi sabah uyandığımda bile saçlarım kabarmamış oluyor, bu benim için öyle büyük mucize ki anlatamam.
Sonunda isyancı saçlarımla barış sağlamanın yolunu buldum. Çoook mutluyum :)

Merak edenler için Philips hariç hepsini saçhane 'den alıyorum. Hızlı ve güvenli alışveriş için tek tercihim.



18 Eylül 2017 Pazartesi

Nerelerdeydim ?



Uzun zaman oldu bloguma yazmayalı. Bu arada çok şeyler yaşandı, atlatıldı.
Bildiğiniz gibi Temmuz ayında güçlü bir deprem yaşadık Bodrum da... Ve o depremde maalesef evimiz ağır hasar gördü. Yaklaşık 15-20 gün sokakta yatmak zorunda kaldık, yeni ev bulana dek.
En zoru da kedilerimdi, kör olanları salamadığım için box'ta tutmaya çalıştık, ama 1-2 gün değil ki, delirdiler. Mecburen gene hasarlı eve koydum, biz de bahçedeydik zaten, en ufak sallantıda koşup alıyordum.
Deprem sırasında ayağım da kırıldı, bir de onunla uğraştık.

Anlayacağınız epey zor günler geçirdik ama bitti şükür. Yeni evimizi seçerken en önemli kriterimiz tabii ki kedi ve köpek kabul edilmesiydi. Ama maalesef Bodrum da herkes hayvan düşmanı olmuş. Kiralar zaten almış başını gitmiş.
Sonunda evimizi bulduk şükür ve hemen o gece tüm hayvanları toplayıp yeni ve güvenli evimize attık kapağı.
Biraz tepedeyiz, ama manzaramız muhteşem, sitede herkes hayvan seviyor ve ennnn önemlisi küçük depremlerin hiç birini hissetmiyoruz.
Eski evimizde 3 bile olsa duvarlar çatırdıyordu.
Taşınırken bile zor oldu, eve girmeye herkes korktu normal olarak, ve elimde geçen gereksiz her şeyi attım. Çabuk toplanıp evde fazla durmamak adına...



Şimdi huzura kavuştuk çok şükür.
Bu yaz başı Bitez sahilde tezgah açmıştık, ona da gidemedim bunca şeyden sonra, zaten pek gelen geçen de yoktu.
Bu da tezgahım

İşte yaşadıklarımız bunlar, bundan sonra huzurlu günler yaşamayı düşünüyorum. Tabii deprem fobisi oluştu bende, evin durumundan sonra, onun içinde tedavi görüyorum şimdi.
Yaşadıklarımızı anlatmakla bitmez aslında ama kısa kesiyorum.
Umarım bundan sonra bloguma daha sık yazabilirim.

Bu arada instagram adresim değişti, daha doğrusu eskinin şifresini hatırlayamadığım için yeni açtım. kedimedy yeni hesabım. Orada yaptığım el emeklerimi de paylaşıyorum, almak isteyen olursa zebramo'ya eklerim, oradan güvenle alabilir.
Sevgiler herkese

25 Şubat 2017 Cumartesi

Konuk yazarım var:)

Evde saç bakımı konuk yazar olmak istedi, çok faydalı bir yazı hazırlamış, saçlarımızla ilgili, her kadının en büyük takıntısı malumunuz:) Benim favorim her zaman Hindistan cevizi yağı:)



Saç Uzatan Yağlar Saçların daha hızlı bir şekilde uzaması ancak doğru bakım yöntemleri ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle en başta saçlarınız için kullandığınız ürünlerin doğal olmasına özen göstermelisiniz. Doğal ürünler saçlarınızı kökten besler ve bu sayede daha kısa bir sürede uzamasını sağlar.
 Saç uzatan yağlar ise özellikle evde saç bakımında doğal saç maskesi yapımında kullanılabilir. Bu yağlar çeşitli bitki ya da meyve özlü doğal yağlar olmalıdır. Yazımızda bu yağların en önemlilerini derledik.

 Hint Yağı 

 Hint yağı, sahip olduğu E vitamini ve protein oranı ile saçın doğal bir şekilde uzamasını teşvik eden en etkili doğal yağların başında gelir.

Zeytinyağı

 Zeytinyağını doğal olarak saçlarınızda uyguladığınızda hem canlılık kazandırdığını hem de uzattığını gözlemleyebilirsiniz.

 Susam Yağı

 Susam yağı hem saç derisi problemlerinden kurtulmak hem de saçlarınızın sağlıklı bir şekilde uzamasını sağlamak için en iyi seçeneklerden birisidir.

 Argan Yağı

 Saç bakımı denildiğinde akla ilk gelen doğal özlerden birisi de argan yağıdır. Argan yağı özellikle de saç deriniz için çok faydalıdır. Saç derinizi temizlediğinden, saçınızın büyümesi ve uzaması daha kolay ve sağlıklı olur.

 Jojoba Yağı

 Jojoba yağı saçlarınızı genel olarak canlı tutar ve saçınızın uzamasını teşvik eder.

 Hindistan Cevizi Yağı

 Özellikle de saçları nemlendirici etkisiyle bilinen Hindistan cevizi yağı, bu sayede saçınızın daha iyi beslenmesini sağlar ve böylece saçlarınız daha hızlı uzar.

 Nane Yağı

 Nane yağı, özellikle de saç derisi üzerinde etkili olur. Saç derinizi temizler, köklerin hava almasını sağlar. Bu sayede saçlarınız daha kolay ve kısa sürede uzar.

 Lavanta Yağı

 Lavanta yağı saç derinizi temizler ve güçlü saç kökleri olmasını sağlar. Böylelikle saçlarınız daha kısa sürede uzamaya başlar.

 Son olarak, saçlarınızın uzaması için bu sıraladığımız yağları düzenli olarak kullanmanız önemlidir. Dilerseniz özel karışımları da uygulayabilirsiniz ancak etkisini görmek için süreklilik önemlidir.

http://www.evdesacbakimi.net/

22 Şubat 2017 Çarşamba

Dermologica Skin Hydrating Mask




Uzun bir aradan sonra merhabalar yeniden. Bugünkü konuğum çok sevdiğim Dermologica markasının Skin Hydrating Maskesi.

Cildim genelde kurudur, ama bu kış bir aşama kaydedip susuz çorak topraklara döndü:) Hiç bir nemlendirici işe yaramıyordu, sürüyordum, bir kaç saat sonra cildim gene kupkuru.
Bunda yeni teşhis konulmuş olan hastalığım Hashimato'nun ve elbette yaşımın da etkisi var.

Bildiğiniz gibi kuru ciltler her zaman daha çok kırışmaya meyillidir. Ve ben cildi yaşlanmaktan korumanın tek yolunun iyi nemlendirmek olduğunu düşünüyorum.
Yağlı ciltlerin sivilce problemi olsa da genelde yaşlanma belirtilerini daha az gösterirler.

Bu yüzden de cildimi doğru şekilde nemlendirmem gerektiğini düşünüyorum. Kullandığım nemlendiriciler geçici fayda sağlayınca, nemlendirici bir maske kullanmak istedim.
Cildim aynı zamanda epeyce hassas, pütürcükler mevcut yanak bölgemde. Her ürünü de kullanamıyorum.

Araştırmalarım sonucunda en doğru markanın Dermologica olduğunu düşündüm.
Önce bakalım vaatleri neymiş:

Cilt tipi: Hassas ve karma cilt tipleri de dahil tüm cilt tipleri için üretilmiştir.
Özellikleri: İnce çizgilerin görünümünü azaltan, cilde esneklik katan özel bir üründür.
Yetişkinler için üretilmiştir.
Cildi ferahlatan ve nemlendiren maske ile cildin nem dengesini korur.
Yüz kullanımına uygundur.
Cildin doğal nem faktörünü uyarırken, nem seviyesini arttırır.
 Komedonojik değildir.
 Cildi derinlemesine nemlendirir. uzun süre nemli kalmasını sağlar.
 İçeriğinde paraben yoktur.
 Suni koku ve renklendirici içermez.
 Hipoalerjenik bir üründür.
Sonuç: Cildin uzun süre nemli kalmasına yardımcı olan, cildin pürüzsüz görünmesini sağlayan, onaran ve nemlendiren bir üründür.
Kullanım Şekli: Temizlediğiniz yüzünüze ve boyun bölgesine pürüzsüz bir tabaka halinde uygulayın. Maskenin emilmesi için 7-10 dakika bekletin ve ılık su ile durulayın. Haftada bir ya da iki kez uygulanabilir. Yüzünüze uyguladığınız gibi göz çevresine de göz maskesi gibi uygulanabilir.

Benim düşüncelerim:

Öncelikle kokusuna bayılıyorum. Hafif ama çiçeksi hoş bir koku.
Sürümü kolay, ne çok sulu ne çok katı.
Kesinlikle komedon vs oluşturmadı ve alerjik bir etki görmedim.
İçinde paraben olmaması artısı.
Göz çevresine de uygulanabiliyor olması harika bence, ayrı ürüne gerek kalmıyor.
Yabancı sitelerde okuduğum tüm gece yüzde bekletme şeklinde bana daha etkili oldu.
10 dakika beklemeyle pek etki göremedim, zira dediğim gibi susuz kalmş çorak topraklar gibi cildim :)
Haftada 2 kez uyguluyorum. İlk uygulamada pek etkili bulmasam da düzenli kullanımda cildimin daha nemli olduğunu hissediyorum.
Ciltte parlama vs sorunlar olmadı, ama cildim kuru.
Yabancı bloglarda okuduğum kadarıyla karma ciltler de sevmiş.

Sonuç olarak beğendiğim ve sevdiğim bir maske oldu.



Dermokozmetika'ya ürün ve yanındaki testerlar için teşekkür ediyorum.
Nereden alabilirim derseniz şu an Dermokozmetika'da indirimde.


30 Ocak 2017 Pazartesi

Konuk yazarım var

Bugün bir konuk yazarım var, sevgili mutlulukbiraz blogunun sahibi Özge'ciğim...
Çok güzel bir yazı göndermiş, ben keyifle okudum, umarım siz de seversiniz.

Umarım tüm hayallerine kavuşursun...

Hepimiz bu dünyaya bir amaç için geldik.En azından ben öyle düşünüyorum;fakat benim bu dünyadaki amacım neydi,bunu bir türlü bulamıyordum.18 yaşıma geldim,iyi bir üniversitede iyi bir fakülteyi kazandım.Yaklaşık 4. sınıftan beri hayatımın temelinde ders vardı. Haa sanmayın sakın ot gibi yaşadım.Gayet gezdim,bir sürü arkadaşım vardı,dahasını da edindim;fakat her zaman içimde bir eksiklik vardı.Bunu bulmak biraz zamanımı almıştı.
Hayattaki varoluş amacımı sorguladığım şu son 1 yılda kendi amacımı buldum.Yeni yerler görmek,tamamen kendimi gezmeye adamak ve hiç yapmadığım şeyleri yapmak.İşte ben buydum.İçimdeki eksikliği buldum sonunda.Şimdi geriye kalan bu eksikliği nasıl dolduracağımdı. Öncelikle kendime bir liste yaptım.Ölmeden önce gezilecek ve yapılacaklar listesi.Sizlerle de bu hayallerimden birkaçını paylaşacağım.Dua edin de gerçekleştireyim be ya.

-ÖLMEDEN ÖNCE YAPILACAK LİSTEMİN BİR KISMI-

1-Kuzey ışıklarını görmek

Satır içi resim 1

Şu güzelliğe bakar mısınız ya.Kim istemez ki böyle bir görüntüyü görmeyi.Zaten bir kez geliyoruz yahu şu dünyaya.Yaşayalım ama değil mi?

2-İnterrail yapmak

Satır içi resim 2

Gezginin ruhunda vardır interrail. Bilmeyenler için ufak bir bilgilendirme.Aslında interrail bir bilet türüdür.Gezginlere ekonomik ulaşım kaynağı sağlar.Bu bilet istediğiniz zamanda istediğiniz yerde istediğiniz trene binmenizi sağlar. İnterrailın temeli trene dayanır zaten.Mükemmeldir tren yolculukları,samimidir.Ha bir de şu fotoğraftaki çantalı birini gördüyseniz,bilin ki o interrail'cidir.

3-Trenle Avrupa turuna çıkmak

tren avrupa turu ile ilgili görsel sonucu

Avrupayı gezmek oldum olası en büyük hayallerimdendir. Hele ki gezgin ruhlu biriyseniz emin olun ki bu geziyi trenle yapmak isteyeceksiniz.Ben de onlardanım tabisi.Dışarıdaki manzarayı izleyerek gitmek bana yaşadığımı tekrar hissettirecektir eminim.

4-Yurt dışında(tercihen İrlanda) dil okuluna gitmek

irlanda ile ilgili görsel sonucu

Her zaman istemişimdir bunu da.İngilizce bilmek benim olacağım meslekle bir bütün aslında.'Eğer iyi bir doktor olmak istiyorsanız ingilizce şart' diye bir kalıp var ya hani.Ben de bu kalıba inananlardanım aslında. Nerde iyi doktor gördüysem hepsinin iyi seviyede ingilizceleri vardı.Ee ben de gelecekte olmak istediğim yeri biliyorum.Dil şart bu yüzden.

5-Taylandda file binmek

Satır içi resim 3

Tabi bunun için Tayland'a gitmek şart.Oraya ulaşım biraz pahalı olsa da kendi paramı kazanmaya başladığımda hiç acımam gibi geliyor paraya.Bu dünyaya ne diye geldik yoksa.Ahirete mi götürücez parayı.

6-Paristeki aşıklar köprüsüne kilit asmak

paris aşıklar köprüsü ile ilgili görsel sonucu

Oldum olası aşk insanıyımdır ben.Romantizme çok önem veririm.Doğru insanı bulduğumda bu maddeyi gerçekleştirmeyi umuyorum.Çok değişik geliyor açıkçası.Düşünsenize.Her kilitte farklı bir hikaye var ve biz bunları asla bilemeyeceğiz.Bizim hikayemiz de bu bilinmezliğin içine dahil oluyor.Çok gizemli ve merak uyandırıcı değil mi sizce de?


   Şimdilik 6 madde.Aslında bir sürü maddem vardı fakat kendime 'kendine gel,konuk yazarsın konukluğunu bil' dedikten sonra 6 tane yazmaya karar verdim.Konuk yazar olma isteğimi geri çevirmediği için Belgin Güven' çok çok teşekkür ediyorum.
   Iıııı son olarak ne demiş atalarımız.Çok okuyan değil,çok gezen bilir.Fakat siz yine de ikisini de yapmaya çalışın.Hem gezip hem okuyun.Kültürünüze kültür katın.Zira benim amacım bu.Kalın sağlıcakla!

Haa unutmadan.Hayallerimi,yaptıklarımı ve yapacaklarımı paylaşacağım blogu görmek isterseniz: http://mutlulukbiraz.blogspot.com.tr/